Matür(zamanında doğan) yenidoğan bebeklerin %60’ında; prematür(erken doğan) bebeklerin ise %80’inde yenidoğan sarılığı görülür; çoğu Fizyolojik Sarılıktır; yani belli bir tehlike sınırını aşmaz, beslenme ile 2-3 haftaya kadar(nadiren 8 haftayı bulur) normale döner.
Yenidoğan(fizyolojik) sarılığı olma nedenleri:
>> Anne karnındaki ortamında oksijen daha düşüktür. Bunu dengelemek için kemik iliği daha fazla çalışır. Daha fazla üretilen kırmızı küre hücreleri (alyuvarlar) ile doğum sonrasındaki kadar oksijen tüm vucuta dağıtılır. Dolayısıyla yenidoğan bebeğinizin kırmızı küre hücreleri (alyuvarlar) daha fazladır. Bu nedenle yenidoğan bebekler kıyasen daha kırmızı görünürler. Doğumla birlikte daha fazla oksijen içeren bir çevreye ulaşılması neticesinde kırmızı küre hücreleri (alyuvarlar) ihtiyaç kalmadığı için yıkımları (parçalanması) neticesinde bilirubin maddesi ortaya çıkar.
>> Doğumdan önce bebeğinizin bilirubinini annenin karaciğeri temizler; doğumdan sonra ise bebeğin karaciğerinin bilirubini temizleyebilecek kapasiteye erişmesi birkaç gün alır; bu arada karaciğer tarafından yeterince atılamayan bilirubin artarak sarılığa neden olur.
normal dışı(patolojik) sarılık ise sıklıkla doğumdan hemen sonra ortaya çıkan ve ciddiye alınması gereken bir durum.
Bulgu ve belirtiler:
Sarılık bilirubin adı verilen, cilde sarı rengi veren bir maddenin kandaki seviyesinin yükselmesi ve deri ve yanakların içi, gözün beyaz kısmı gibi bölgelerde birikmesi ile sarılık oluşur.
>>Bilirubin oranı 5 ile 8 mg/dl arasında ise baş ve boyun bölgesi sararır,
>> Bilirubin mikarı 8 ile 10 mg/ arasında ise gövdenin üst bölümü sararır,
>>Bilirubin miktarı 10 ile 13 mg/dl arasında ise gövdenin alt kısmı sararır,
>>Bilirubin miktarı 13 ile 16 mg/dl arasında ise kol ve bacaklar sararır,
>>Bilirubin miktarı 20 mg/dl civarında ise eller ve ayaklar sararır
Bebeğinizin sarılık olduğunu farkeder farketmez, beklemeden bilirubin seviyesinin tespiti için bir sağlık kuruluşuna başvurmanız çok önemlidir.
Sarılık olması neden önemlidir? Sarılık maddesi olan bilirubin kan beyin bariyerini geçip beyne zarara uğratır bu bariyer 7-10 gün içinde oluşur, prematürelerde biraz daha bu süre uzar. Sarılık artınca en başta bebeğimizin cildindeki sarı renk giderek koyulaşıp belirginleşir. Daha çok uyur, emmesi azalır (bu sarılığı daha da arttırır, çünkü beslenemez.). Eğer bilirubin çok yükselip beyni etkilemişse (kernikterus), o zaman bebek tiz sesle ağlamaya başlar, başını geriye atar, havaleye kadar gidebilir. Bu durumdaki bir bebekte sonuçta çoğunlukla zeka ve motor gelişim geriliği, işitme, görme sorunları oluşur.
Tedavi:
Bebeğin doğum yaşına, kilosuna ve risk grubunda olup olmamasına göre bilirubin belli bir seviyeyi bulduğunda tedaviye başlanır. Tedavi fototerapidir.
Fototerapi (Işık terapisi): Bebeğimizin özel bir ışık(flöresanlı) kaynağı altına yerleştirilir. Mavi-yeşil spektrumda ışık kaynağı kullanılır. Bu ışık bilirubinin suda çözülmesini sağlayarak, idrar ve dışkı yoluyla vücuttan atılmasını sağlar. Fototerapi bebeğe herhangi bir şekilde zarar vermez. Bebeğin gözleri ışıktan zarar görmemesi için kapatılır. Bazen yan etki olarak ciltte kırmızı döküntüler, bronzlaşma veya sık ve sulu, bazen kahverengi dışkılamaya neden olabilir. Işık tedavisi sonlandırıldıktan bir iki gün sonra bilirubin seviyesi genellikle tekrar yükselir(rebaund hiperbilirubinemi). Bu dönemde de doktor kontrolü tavsiye edilir.
Intravenöz immugloblinler, farmakolojik ilaçlar ve kan değişiminin de tedavide yeri vardır.